HERKESİN GÖBEKTEN BAĞLI OLDUĞU BİR EVİ VARDIR
Dünyaya keşfe çıkmıştı…
Yeni yerler, yeni insanlar, yeni kültürler
Her şeyin etiketi üstünde, hepsi sıfır kilometre
Deniz gördü: “Bizim deniz gibi masmavi”
Güneş doğdu: “Bizim güneşimizden daha yakıcı”
Rüzgar esse “Bahçemizdeki rüzgardan daha sert”
Ay doğuyor “Çocukluğum çıkıyor su yüzüne”
Yıldız görse “Balkondan baktığım yıldızlar gibi”
Kafasını koydu “Bizim evden daha aydınlık”
Üşüdü “Bizim iklimden daha sert”
Bir iki tur attı “Bizim salondan daha büyük”
Dünyayı keşfe çıkmıştı…
Kendinden başka bir şey bulamadı.
İnsanın ilk ilişki kurduğu mekan evdir. İnsan bu ilişki üzerinden adım adım diğer mekanları tanımaya başlar. Ev ve ev dışında kalan diğer mekanlar… Eve benzeyip onu hatırlatanlar veya tamamen farklı olanlar. Zaten bir yer tamamen nasıl farklı olabilir ki? Nereye göre daha farklı?
Böylelikle ev dünyayı anlamak için bir ölçek olur. Ev ölçeği ise doğrudan “yer” ile ilişkilidir. Yer kimliğini iklimle, topografya ile, kültürle, dille, sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik bilimlerle olan ilişkiler üzerinden kazanır. Ev tüm bunların sığdığı küçük bir dünyadır.*
*Yukarıdaki yazı 01-21 tarihleri arasında yürütülen “Evin Halleri-İmge Evreninde Ev” atölyesine katkı için yazılıp, aşağıdaki sayfalarda yayınlanmıştır.
https://www.instagram.com/p/CDO0Pl2HSTM/?utm_source=ig_web_copy_link